Lübnan’daki Türk Vatandaşları İçin Tahliye Operasyonu Başlatıldı
Dışişleri Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’nın koordinasyonuyla, İsrail’in saldırıları altında bulunan Lübnan’daki Türk vatandaşları tahliye ediliyor.
Türk Deniz Kuvvetleri’ne ait amfibi gemiler TCG Bayraktar ve TCG Sancaktar, Lübnan’a insani yardım götürdükten sonra Beyrut Limanı’na ulaşarak, bir grup Türk vatandaşının tahliyesini gerçekleştirmek üzere hazırlıklarını tamamladı. Gerçekleştirilen işlemlerin ardından, gemiye yaşlılar, engelli bireyler, bebekler ve çocuklar da dahil olmak üzere pek çok sivil alındı.
Bakan Fidan’dan Açıklama
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, tahliye gemilerinin Türkiye’ye doğru hareket ettiğini belirterek, "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Lübnan’daki vatandaşlarımızı güvenli bir şekilde tahliye eden ve kardeş Lübnan halkına insani yardım götüren gemilerimiz Beyrut’tan ayrılmıştır. Ülkemiz, İsrail’in bölgede yol açtığı insani krize karşı yardım elini uzatmaya ve yurtdışındaki vatandaşlarının güvenliğini sağlamak için gerekli adımları atmaya devam edecektir," ifadelerini kullandı.
Askeri Eşlik ve Sağlık Kontrolleri
Lübnan’dan gerçekleştirilen denizden tahliye operasyonuna, iki fırkateyn ve iki karakol gemisinin de eşlik ettiği bildirildi. Türkiye’nin yerli amfibi gemilerinde, tahliye edilen sivillerin sağlık kontrollerinin uzman doktorlar tarafından yapılacağı kaydedildi.
Geçmişteki Tahliye Operasyonları
Benzer bir tahliye, 2006 yılında da gerçekleştirilmişti. O dönemde, 34 gün süren İsrail-Lübnan Savaşı sırasında, Türkiye, Türk vatandaşlarını güvenli bir şekilde geri almak için harekete geçmişti. Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın organizasyonu ile, Deniz Kuvvetleri’ne ait TCG İskenderun, TCG Gelibolu ve TCG Bartın gemileri, Beyrut Limanı’na ulaşarak, yaklaşık 1100 kişinin tahliyesini tamamlamıştı.
Son gelişmelerle birlikte, Türkiye’nin Lübnan’deki vatandaşlarının güvenliği için yürüttüğü bu önemli tahliye operasyonu, bölgedeki insani duruma yönelik uluslararası duyarlılığın yeniden gündeme gelmesine sebep olmaktadır.